Mirasçılıktan Çıkarma (Iskat)
Mirasçılıktan çıkarma (ıskat), maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf türlerindendir ve mirasbırakanın iradesiyle yasal mirasçının miras hakkından uzaklaştırılmasını sağlayan tek taraflı bir hukuki işlemdir.
Mirasçılıktan çıkarma hükümleri, Türk Medenî Kanunu’nun (TMK) 510 ila 513. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu kurum, cezai mirasçılıktan çıkarma (TMK m. 510-512) ve koruyucu mirasçılıktan çıkarma (TMK m. 513) olmak üzere iki türe ayrılır.
Mirasçılıktan çıkarma, esasen saklı paylı mirasçıların, kanunla korunan saklı paylarının bir kısmından veya tamamından yoksun bırakılmasıdır. Bu nedenle, saklı payı bulunmayan bir mirasçının mirastan yoksun bırakılması, mirasçılıktan çıkarma olarak nitelendirilemez; zira saklı pay dışında kalan kısım, mirasbırakanın tasarruf oranını oluşturur ve bu kısım üzerinde mirasbırakan, çıkarma işlemine gerek olmaksızın serbestçe tasarrufta bulunabilir.
Cezai Mirasçılıktan Çıkarma (TMK m. 510-512)
Cezai mirasçılıktan çıkarma, mirasçıya yönelik bir özel hukuk cezası niteliği taşır ve TMK m. 510’da sınırlı sayıda belirtilen davranışlardan birini gerçekleştiren saklı paylı mirasçının, mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarrufuyla saklı payından tamamen veya kısmen mahrum bırakılmasıdır.
Cezai mirasçılıktan çıkarma, mutlaka bir ölüme bağlı tasarruf (vasiyetname veya miras sözleşmesi) ile yapılmalıdır. Mirasçılıktan çıkarma, sağlararası bir hukuki işlemle gerçekleştirilemez.
Miras sözleşmesiyle mirasçılıktan çıkarma yapılması durumunda, bu tasarruf sözleşmenin bağlayıcı içeriğine dahil olmaz ve mirasbırakan, tek taraflı irade beyanıyla her zaman geri alabilir. Kanunda sayılan sebeplerden birinin tasarruf anında mevcut olması gerekir. Mirasçılıktan çıkarma, ancak mirasbırakanın buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmiş olmasıyla geçerlidir (TMK m. 512/I). Bu gerekçelendirme zorunluluğu, mirasçının tenkis veya iptal davası açması durumunda ispat yükünün çıkarmadan yararlananlara geçmesini sağlaması açısından önemlidir.
Mirasçının, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi cezai çıkarma sebebidir.
- Suçun ağır olması, ceza hukuku bağlamındaki ağır ceza tanımına göre değil, fiilin aile bağlarını zedelemesi ve koparması yönünden incelenir. Mirasçılıktan çıkarmayı haklı gösterecek ağırlıkta bir suç kastedilmektedir.
- Suçun, mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak kabul edilebilmesi için hukuka aykırı ve kasten işlenmesi gerekir. Taksirli fiiller ve meşru müdafaa gibi hukuka uygunluk nedenleri mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılmaz.
- Suçun mirasçılıktan çıkarma sebebi olması için failin ceza hukuku gereğince cezalandırılması, soruşturmanın sonuçlanması veya suçun zamanaşımına uğramamış olması şart değildir. Burada esas olan, suç oluşturan fiilin aile bağlarını koparmış olmasıdır.
- “Mirasbırakanın yakınlarından biri” ifadesi, mirasbırakanla ilişkisi yoğun olan ve ona yapılan hareketin sanki mirasbırakana yapılıyormuş gibi bir etki doğurduğu kişileri kapsar. Hakim, somut olayda bu kavramın kapsamını takdir yetkisine sahiptir. Bu kapsama kan hısımları, eş ve evlatlık girebilir; hatta yakın arkadaşlar ve ev çalışanları bile dahil edilebilir.
Aile Hukuku Yükümlülüklerinin Önemli Ölçüde İhlali (TMK m. 510/I, b. 2)
Mirasçının, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi durumudur.
- Her ihlal mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturmaz; ihlalin önemli ölçüde olması ve fiilen aile bağlarını koparacak nitelikte olması gerekir.
- Aile şerefinin ihlal edilmesi, saygı yükümlülüğünün ihlali, mirasbırakanın kızının eşini ve çocuklarını terk ederek başkasıyla yaşaması gibi durumlar sebep oluşturabilir. Ancak mirasbırakan ile ticari anlamda rekabet edilmesi mirasçılıktan çıkarma sebebi sayılmaz.
- Yükümlülüklerin kusurlu bir şekilde ihlal edilmesi gerekir.
Mirasçılıktan tamamen çıkarılan kimsenin mirasçılık sıfatı sona erer. Bu kişi, mirastan pay alamayacağı gibi, tenkis davası da açamaz (TMK m. 511/I).
Mirasbırakan başka türlü tasarrufta bulunmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi değerlendirilir. Mirasçılıktan çıkarılanın altsoyu varsa miras payı ona kalır. Altsoyu yoksa, payı mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır.
Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir (TMK m. 511/III).
Koruyucu Mirasçılıktan Çıkarma (TMK m. 513)
Koruyucu (önleyici) mirasçılıktan çıkarma, cezalandırma amacı gütmez; amacı, mirasbırakanın altsoyunun (saklı paylı mirasçısının) borç ödemeden aciz halinde olması nedeniyle ona düşecek mirasın tamamının alacaklılarının eline geçmesini önleyerek, torunlarını ve onların altsoyunu korumaktır. Koruyucu mirasçılıktan çıkarma, cezai çıkarmadan farklı olarak, sadece altsoy hakkında uygulanabilir.
Çıkarılacak altsoyun, borçlarını ödeyemeyecek malvarlığının bulunmaması, yani borç ödemeden aciz halinde olması gerekir. Bu durum, İcra İflas Kanunu’nun 143. maddesinde düzenlenen kesin aciz vesikası ile ispatlanmalıdır. Çıkarma, altsoyun saklı payının yarısı için yapılabilir (TMK m. 513/I, c. 1). Çıkarılan bu yarı payın, mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülenmesi şarttır (TMK m. 513/I, c. 2).
Koruyucu mirasçılıktan çıkarmada, çıkarılan altsoy, mirasçılık sıfatını kaybetmez, ancak mirastan payının yarısı oranında (çıkarma dışı kalan yarı payı) terekenin paylaşımına katılır. Diğer yarısı ise torunlara (altsoya) geçer.
Koruyucu mirasçılıktan çıkarma, miras açıldığı zaman, borç ödemeden aciz belgesinin geçerliliği kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı, mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa mirasçılıktan çıkarılanın istem üzerine iptal olunur.
İptal davasının başarıya ulaşması halinde, mirasçılıktan çıkarılan kişi, miras payının tamamını almaya hak kazanır.
Mirasçılıktan Çıkarma Tasarrufunun İptali Davası
Mirasçılıktan çıkarma, ölüme bağlı bir tasarruf olduğu için, genel ölüme bağlı tasarrufların iptal sebeplerine (TMK m. 557) tabidir. İptal davası, bozucu yenilik doğuran bir davadır; iptal kararı verilinceye kadar tasarruf geçerli olarak hüküm ve sonuç doğurmaya devam eder.
Mirasçılıktan çıkarma tasarrufu, aşağıdaki nedenlerle iptal davasına konu olabilir:
- Tasarruf, mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa (Ehliyetsizlik).
- Tasarruf, yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa (İrade sakatlıkları).
- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise.
- Tasarruf, kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa (Şekil eksikliği).
TMK m. 557’de belirtilen iptal sebepleri sınırlıdır ve bu sebepler dışında herhangi bir nedene dayanarak iptal talep edilemez. Cezai mirasçılıktan çıkarmada mirasbırakanın, çıkarma sebebinin varlığı konusunda açık bir hataya (yanılmaya) düşmesi, iptal sebebidir (TMK m. 512/III). Bu durumda, çıkarılan mirasçı, mirasbırakanın hataya düştüğünü ispatlayarak iptal davası açabilir ve davanın başarıya ulaşması durumunda miras payının tamamını geri alır. Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre (Yargıtay HGK 130/1990 E ve 239/1990 K sayılı ilamı), murisin çıkarma sebeplerinde yanıldığı durumlarda (sebep hiç yoksa veya esaslı değilse) iptal mümkündür ve mirasçı tüm payını geri kazanır.
İptal davasını açma hakkı, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısına aittir (TMK m. 558/I).
Mirasçılıktan çıkarılan yasal mirasçının menfaati olduğu için çıkarma tasarrufuna yönelik iptal davası açabilir. Ancak, mirasçılıktan çıkarılan bir kimsenin, ıskat tasarrufunu iptal ettirmeden önce, mirasbırakanın üçüncü kişiler lehine yapmış olduğu ölüme bağlı tasarrufların iptalini talep hakkı yoktur. Çünkü ıskat tasarrufunun iptali kesinleşinceye kadar, çıkarılan kişi mirasçılık sıfatından mahrumdur.
İptal davasında davalı taraf, iptali istenen ölüme bağlı tasarrufun geçerli kalmasında menfaati olan kişilerdir. Mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun iptali davasında davalılar, çıkarma tasarrufundan yararlanan mirasçılar veya vasiyet alacaklılarıdır.
TMK m. 6 gereği, ölüme bağlı tasarrufun iptali davasında kural olarak, davacı (iptali talep eden) kanunda sayılan iptal sebeplerinden birinin varlığını ispatlamakla yükümlüdür.
Cezai mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun iptalinde özel bir düzenleme mevcuttur. Mirasçılıktan çıkarılan kimse itiraz ederse, belirlenen çıkarma sebebinin varlığını ispat yükü, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer (TMK m. 512/II). Bu özel kural, ispat yükünü davalıya yüklemektedir.
Uygulamada, mirasçılıktan çıkarılan davacılar genellikle terditli (kademeli) dava şeklinde, öncelikle mirasçılıktan çıkarmaya ilişkin tasarrufun iptalini, olmadığı takdirde ölüme bağlı tasarrufların tenkisini talep etmektedir.
- Bu tür davalarda, mahkemenin öncelikle iptal sebeplerini araştırması, bu koşulların bulunmadığı anlaşılırsa bu defa tenkis talebi doğrultusunda inceleme yapılması gerektiği kabul edilmektedir.
- Mirasçılıktan çıkarma iddiasının ileri sürüldüğü bir iptal davasında, çıkarma sebebinin ispat edilemediğinden bahisle davanın reddedilerek, davacının tenkise ilişkin talepleri hakkında bir karar verilmemesi, Yargıtay tarafından önemli bir usul hatası olarak görülmektedir.
Dava hem mirasçılıktan çıkarmanın iptalini hem de vasiyetnamenin iptalini içeriyorsa, mahkemece öncelikle mirasçılıktan çıkarmanın iptali konusunda bir karar verilmesi gerekir. Zira çıkarmanın iptali isteminin reddine karar verilirse, davacılar mirasçı olamayacağından, diğer tasarrufun iptali için dava açma menfaatleri de kalmaz.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 06.12.2010 tarihli, E. 2010/20265, K. 2010/20373 sayılı kararında, mirasbırakanın oğullarını mirasından ıskat ettiği ve Muğla’daki bir tarlayı kızına vasiyet ettiği davada; mahkemece öncelikle mirasçılıktan çıkarma davasıyla ilgili olarak toplanan delillerin değerlendirilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği, TMK’nın 544/2 maddesi gereğince vasiyetnamenin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Ölüme bağlı tasarrufların iptali davalarında görevli ve kesin yetkili mahkeme, TMK m. 576 hükmü gereğince, mirasbırakanın son yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesidir.
İptal davası açma hakkı, TMK m. 559’da düzenlenen hak düşürücü sürelere tabidir. Bu süreler mahkemece re’sen (kendiliğinden) gözetilir.
Davacı, tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde dava açmalıdır. Öğrenme olgusunun şüpheye mahal vermeyecek şekilde gerçekleşmiş olması gerekir.
Vasiyetname usulünce açılıp, ilgililere okunma kararının kesinleşmesinden sonra 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetname usulüne uygun açılıp ilgililere tebliğ edilmeden süreler işlemeye başlamaz.
Vasiyetnamelerde, açılma tarihinin üzerinden; diğer tasarruflarda (miras sözleşmeleri gibi), mirasın geçme tarihinin (mirasbırakanın ölüm tarihi) üzerinden:
İyiniyetli davalılara karşı on yıl. İyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle dava açma hakkı düşer.
İptal Davasının Sonucu
İptal davası sonucunda mahkeme tarafından verilen iptal kararı, bozucu yenilik doğuran bir hükümdür ve geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğurur. İptal edilen tasarruf, mirasın açıldığı andan itibaren hükümsüz sayılır.
İptal kararı, ölüme bağlı tasarrufun tamamına ilişkin olabileceği gibi bir kısmına da ilişkin olabilir.
İptal kararı tek başına iade yükümlülüğü doğurmaz. İptal edilen tasarrufa konu mallar, davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, bu malların geri alınması için ayrıca bir eda davası (mirasçılar için miras sebebiyle istihkak davası) açılması gerekir.
Mirastan yoksunluk (TMK m. 578), mirasçının mirasbırakana karşı tasvip edilmeyen davranışta bulunması sebebiyle kanun gereği mirasçılık sıfatını kaybetmesidir. Mirastan yoksunluk, mirasçılıktan çıkarmayı tamamlayan bir kurumdur.
Mirastan çıkarılan mirasçı, ıskat tasarrufunu iptal ettirmeden, mirasbırakanın üçüncü kişiler lehine yaptığı tasarrufların iptalini isteyemez.
Hukuki Destek ve Vekilin Önemi
Mirasçılıktan Çıkarma (Iskat), mirasbırakanın saklı paya el atmasına olanak sağlayan bir kurumdur, hem lehe hem aleyhe sonuçlar doğabilir. Bu alanda çalışan bir avukatla sürecin takibi;
- Muris Açısından: Çıkarma işleminin geçerliliğini ve haklı sebebini (ağır suç veya aile yükümlülüğüne aykırılık) hukuken sağlamlaştırmak ve çıkarmanın sonuçlarının kesinleşmesini sağlamak
- Mirasçı Açısından: Çıkarma sebebinin dayanaksız veya geçersiz olduğu iddiasıyla çıkarmanın iptali davasını süresi içinde açmak ve mirasçılık hakkını geri kazanmak gibi konularda önem kazanacaktır.
Mirasçılıktan çıkarma tasarrufunun düzenlenmesi veya çıkarmanın iptali davası süreçlerinde hak kaybı yaşamamak için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.